gelecek mevzuu; loading...

25 Ocak 2012

bir trend olarak melankoli

"Evet, benimde kendimi  Can Yücel şiiri paylaşmamak için zor tuttuğum zamanlar oldu."

   Son zamanlarda farkettim ki; herkes çocuğunu kesecek kıvama gelmiş. Lan çok üzülüyorum ben yaa, twitterda 7/24 eski sevgiliye atar yapanı, sözlükte her başlığın altında ağlayanı zırlayanı, facebook’ta imalı imalı her mısrası üç nokta ile biten şiirler döktüreni falan...(kabul ediyorum, gerçekten işe yarıyo bu üç nokta)  Kıştan mıdır nedir, bilemedim. Son 2 aydır nereye baksam bi ayrılık acısı, bi terkediş bi özlem. Bu yazı o üzülen arkadaşlara gelsin benden.

 Olm-kızım, sana nasihat etmek haddime değil biliyorum, o yüzden elimden geldiğince o yönde yazmamaya kasıyorum ve diyorum ki; ne zaman üzülürsen ben burdayım. Milletin kafasını şişirmek yerine gel bana anlat derdini, nitekim bende perdelerimi kaldırdığımda gayet hüzün dolu, geçmişi aydınlatılması mümkün olmayan karanlıklarla dolu, acıların en derinine doğru  kök salmış biriyim.(off  ajitasyona gel, yok lan öyle bişey)
 
 Bu toplu hüzün seramonisini açalım biraz; dedimya en başta; “son zamanlarda” diye, bu son zaman 2-3 ay işte,  hadi sonbahar ayrılık mevsimidir diyelim, hadi kış mevsimi  iç gıcırtısı yaratır diyelim; yinede olmuyo, ben geçen kışıda sonbaharıda hatırlıyorum, yoktu böyle bişey. Ben bu işte birinin parnağının olduğundan şüpheleniyorum, oraya gelelim.

  3-5 sene önce yine sonbaharda millet hep beraber ağlar olmuştu hatırlıyonuz demi? Can Yücel'inde yeni yeni ünlendiği zamanlar.(!) Ben bunu o zamanlar Emre Aydın diye bir adamın çıkıp, milletin pskolojisini öpmesine bağlamıştım. Yine benzer bi çıkarım yapmamak için zor tutuyorum şu an kendimi. Evet bildiniz; lahana kesim saçlı film reçelimiz. Pardon starımız: Halil "the crazy" Sezai. (burdan, bu yakışıklı abimizin resimlerinin olduğu galeriye geçilebilir; http://bit.ly/w1hZNS)

   90'lar cart curtunun olduğu gün, yine birde #halilsezaininolayi mevzuu vardı; bende yazmıştım; Halil Sezai’nin olayı; modern çağın acıların çocuğu kontenjanını dolduruyor olması.” Haklıydım heralde.

Vatevır;

 70'lerin ortalarında önce "erotik film modası"nı,  79 yılından sonrada 82 darbesine kadar olan "türk porno çılgınlığını"da başlatan, bilinenin aksine yalnızca 1 (#yalnızbir# ) kişiydi. Adını şimdi vermiyorum ama aklınıza gelen o eleman değil, Aydemir Akbaş değil yani. (ohaaa nerden nereye geldim, dur bağlayacam bi şekilde) Bu mevzuda onun gibi bişey işte, biri bir moda yaratıp tüm milleti  cepci yapmıştı.Sonra ara ara sivrilen bi eleman tüm milleti kısa bi süreliğine "duyarlı sevgi pıtırcığı" haline getirir, şimdide bi eleman tüm milleti ağlak yapıyo gibime geliyo. Çok saçma gibi gelebilir lan, banada saçma geliyo zaten bu görüşüm. Eheh. Ama moda dedik, trend dedik en başta, bunu destekler argümanlar sunmak zorunda gibi hissediyorum kendimi.

  Tekrar konuya yaklaşalım, çok yüksekten uçtuk sanki. Hüzün nedir lan harbiden? Giden birinin ardından ağlamak mıdır, Pişmanlıklar mıdır, yoksa; gaz gibi bişey mi osurana dek süren sonra anında geçen? Ben bilmiyorum, yada en azından anlamadım ondan soruyorum işte eheh, ama artık bi moda haline gelmişse kesinlikle araştırılmalı. (soldaki resme tıklayıp kabartmanızı rica ediyorum çünkü hayat felsefem yazılı; "seven için ölür, sevdiğim için öldürürüm")
 
 Yani şimdi ben bunu diyorum ya, sen soracaksın; “lan hadi ordan, hüzünlenmez ayağı çekme bize!" bende cevap veririm; hüznün en dibine dalarım dostum. Ama kendime konduramam,  haleti ruhiyeciğime çaktırmam. Her daim dert yakınıp etrafımdakileri kendimden bıktırmam. Yani şifam içinde en iyisini yaparım. Yoksa benimde oldu Can Yücel şiiri paylaşmamak için kendimi zor tuttuğum zamanlar, ama üstesinden gelmeyi bildim, başardım.

 Neyse canolar, üzülecek bişey yok. geçip gidiyo vallahi herşey. Şimdi; "Hayatı yakalayın ve hiç bırakmayın, herkesi sevin hayatta sizi sevecektir." falan demiyecem lan, öyle bi izlenim yarattım biliyorum ama sevmişim hayatı. Sevmesin beni, senide sevmesin nolacak. Sen önce kendi kıymetini bileceksin; sonra neye üzüleceğine, neyi sallayacağına karar vermelisin. Buda şu meşhur; “tabiyyetim kabul olmuşmudur?” şeyi gibi oldu ama neyse, ben peygamber falan olduğumu iddaa etmiyorum, rahat olun. Dur gerçi zaten biliyonuzda olsun, onunda videosunu koyumda espri yaptım, boşa gitmesin;


alakasız part;
  
  Öyle işte, hamdolsun ben iyyim, çoluk çocukta iyi, uğraşa sevişe gider bu dünya, biter rüya. Bi kaç önemli şeyde söyleyim; bundan bi önceki yazıyı; (erkeği elde tutmanın 10 altın kuralı) yazan pitipause'a çok teşekkür ediyorum, gerçi daha az önce onların evden geldim ya neyse, burdanda teşekkür ediyim bidaa. Yazdığı yazı inanılmaz beğenildi, paylaşıldı.(hele biri varki, o'na ayrıca teşekkür edecem, apayrı bir yazıyla hemde, şimdi arada kaynar gibi olmasın o)  Strese girdim lan ben, ya blogun en çok okunan yazısı misafirin yazısı olursa? off neyse. Bende onun bloga iade-i ziyarette bulunacam. Melankolik ya herkes zaten, orda hüznün, acının, ayrılığın anasını öpecem bende. Burda duygusallaşmak istemiyorum hemde.

gıdınızdan alarak huzurlarınızdan ayrılıyorum.
:*


pictures retrieved from; itusozluk.com