Bu tarz yazıları sağda solda görünce okumam. "Ne lan? Senin duygu mastürbasyonunu dinlemek zorunda mıyım? Ne kazandıracak bu bana amk." falan filan yaklaşımı mevcut bende. Haaa, ama şöyle ki; tutarsa devam ederim; vazgeçmek tamam, sonrakiler belli zaten; yalnızlık, hüzün, özlem.... ehehe.
Anlamı herkesce bambaşka yorumlanmış bir kelime bu; kimi için “zafer”i, kimi için “yenilgi”yi ifade edebilecek kadar farklı uçlarda seyrediyor. Üstüne zibilyon tane şarkı yazılmış ve bunların hepside istinasız adamın amına koyar cinsten.
Şöylede bi dava var; çok şeyden vazgeçmek zorunda kaldığım için iyi bilirim, kimi zaman kendisi gibi insanı rahatlatan bişey yokken, kimi zamansa insanı bu kadar üzen bir başka şeyde olmuyor. Hülasa-i kelam; insan, vazgeçebildikleri ve vazgeçemediklerinden ibaret sadece.
Salak salak soyut şeyler üzerinden muhabbet etmeyide hiç sevmem ama; bu kelime bana film karelerini hatırlatır. O karelerideki hislerle elle tutulabilecek kadar net bir hal alır. Tam o an farkebilirsin insanın neden vazgeçmek zorunda kaldığını ya da vazgeçemediğini.
Yavrum, kızım; herif git diyo, ne diye diretirsin ki e mathildam? Var işte, bi bok var bunlara neden olan.
Vatevır;
Rahatlatır dedim demi bu kelime için. Aslında mevzuu sadece kendini inandırmaktan ibaret. Hatta şöyle söylersin; “Vazgeçtim, pes etmedim, erdemli olanı yaptım. Zaten bla bla blaydı.” Vayyyy amısına be kamil! İnsanoğlusun neticede, konduramıyorsun kendine yenilgiyi.
“Vazgeçmek” ile bir numero ilintili mevzuudur "hayal kırıklığı". Yitik ve umarsız çocukluğum cine 5’in gece yayınlarındaki şifreyi çözmeyi çalışmakla geçti. Kafayı ters yana eğdim baktım, ters döndüm ve tek gözümü kapatıp baktım, tv’nin renk ve zıtlık ayarlarıyla oynadım fakat sonuç her defasında hüsran. Neyse sonra cine 5 beleşçi gececiler için torpil geçmişti; bi gece baktım ki şifre girmiyor bi türlü kanala. 1 dk, 2 dlk, 5 dk derken asıl mevzuya giriştiler filmdekiler. Ben o günü tam bayram ilan ediyordum ki... Ekran karardı.
Dünya başıma yıkılmıştı lan. Bir çocuğun umutlarıyla daha şerefsizce oynanamazdı heralde. Neden bu örneği verdim bilmiyorum ama; sanırım hayal kırıklığını en saf haliyle yaşadığım anlardan biriydi, beynime kazınmıştı o an. Nitekim; "vazgeçtim" şifreli cine 5’ten. Gittim bir decoder cdsi aldım, rahatladım.
Böylede sikindirik bir örnekle gitmek istemezdim gerçi ama neyse. Her yeni karar, hayal kırıklıklarının ardından alınır. İşte tam burda, neden "vazgeçmek" kelimesinin bu kadar farklı ve duygusal çağrışımlar yaptığını anlabiliyorum. Zordur nitekim. Geçen gün okumuştum; adamın biri erdemli olmak için şu tarz bi laf etmiş;
“Erdem; herşeyden tek kalemde vazgeçebilmektir.” gibi sikimsonik bişey özetle.
Koskoca Sokrates’in, Aristoteles’in tanımlamak için ömrünü verdiği mevzuyu bu şekil sikip atmış. Vazgeçmeyi iyice anlamadan "erdemli olmak" ve "onuru korumak" vs. hakkında bu kadar kesin konuşulamaz.